Onun algı biçimini bilirseniz iletişimde zaman zaman duvarlara çarpmaktan kurtulabilir hatta özel günlerde alacağınız hediyeleri bile daha kolay seçebilirsiniz.
İlişkilerin temeli iletişimle inşa ediliyor, etkili iletişim ise karşımızdakini anlayabilmekle mümkün oluyor. İnsanları daha iyi anlamanın ve böylece onlarla daha iyi iletişim kurmanın bir yolu da önce kendinizin sonra da onların algı biçimlerini bilmek. Görsel misiniz yoksa işitsel mi? Belki de kinestetiksiniz yani duyusal… Kendinizi ve sevdiklerinizin algı tipini keşfedin, hayatınızı kolaylaştırın. Bunun için Uzman Hipnoterapist ve Sosyolog Gani Eser’in verdiği bilgilerden yararlanabilirsiniz.
Algı kavramını tanımlar mısınız?
Dünyaya baktığımız penceredir algı. İnsanları, olayları, çevreyi kısaca dışımızda olup biteni anlamlandırırken kullandığımız süzgeçtir. Kimi gördüğünü, kimi duyduğunu kimi de hissettiğini algılar daha çok. Her birimizin bir algı biçimi diğerlerine göre baskındır.
Algılarımız ilişkilerimizi nasıl etkiliyor?
Her birey diğerinden farklı olduğu ve farklı algılama biçimi baskın olabildiği için ilişkilerde çatışmaların, yanlış anlaşılmaların da olması da doğal. Görsel algısı baskın olan birine sözcükler yardımıyla ulaşmaya çalışmak zordur. Anlatırsınız ama o görmek ister. İletişim kurduğumuz bireyin dünyayı hangi kanaldan algıladığını bilmek ona ulaşmamızı kolaylaştırır. Bilmiyorsak anlaşılmadığımızı düşünmemiz, kopukluklar yaşamamız olasıdır.
Algılarımız nasıl oluşuyor?
Televizyonun olmadığı, radyonun dinlendiği dönemlerde insanların büyük çoğunluğu işitsel kanalla dünyayı algılarken günümüzde görsel algının baskın olduğunu söylersem durumu daha kolay anlayabiliriz. Ama özele indiğimizde bireyin yaşam biçimi, mesleği, alışkanlıkları onun algı biçimini belirliyor diyebiliriz. Mesela, medyada çalışanların görsel algısının baskın olacağını düşünmek normaldir ama özellerine girersek belki de kinestetik yani duyusal algısı baskın olabilir. Üç tür algı biçimi var; görsel, işitsel ve kinestetik (duyusal). Dünyayı üçüyle birden algılıyoruz ama biri daha baskın oluyor. Bu sabit bir durum da değil üstelik. Geçen yıl baskın olan algı biçimimiz bu yıl değişebilir.
Bu değişim nasıl oluyor?
Zaman içinde alışkanlıklarımız, yaşam biçimimiz, yaptığımız meslek değişebiliyor. Dünyayı daha net algılayabilmemiz için daha önce baskın olan algımızın yerine bir diğeri öne geçebiliyor. Çocuklarda gelişim sürekli olduğu için altı aylık periyotlarla test yapmak gerekiyor ama yetişkinlerin yaşamında önemli bir değişiklik olmadıysa farklılık beklenmiyor. Yıllarca radyoda çalışmış birinin işitsel algısı baskın iken televizyon sektörüne geçtiğinde görsel algısı öne çıkabiliyor.
