Ergenlikte zayıflık takıntısı sağlığı tehdit ediyor

    277
    0

    Ergenlikte zayıflık takıntısı sağlığı tehdit ediyor

    Günümüzde güzellik kavramının zayıflık ile bağdaştırılması, gençlerin zayıf olmak adına sağlıksız alışkanlıklar edinmesine ve yeme bozukluklarına sebep oluyor. Oysa ergenlik döneminde görülen yeme bozukluğu gençlerin fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz etkiliyor. Vücut imajı ile ilişkilendirilen beklentilerin gerçekçi olması, kendine olan güvenin kilo vermeye doğrudan bağdaştırılmaması için toplumda bu konuya yaklaşımın değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Hülya Yanbay aileleri bu konuda daha dikkatli olmaları konusunda uyardı.


    Medical Park Bahçelievler Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Hülya Yanbay gençlerde görülen yeme bozukluğu ile ilgili bilgi verdi:


    Yeme bozuklukları; vücut ağırlığı takıntısı, vücudun şekliyle ilgili olumsuz düşüncelerin olduğu ruhsal rahatsızlık grubudur. Yeme bozukluğu yaşayan kişilerin, kendi vücutları ile ilgili olumsuz algıları vardır.


    Ergenlik beden imajının önemsendiği, genel olarak da çocukluktan yetişkinliğe geçiş dönemi olması nedeniyle kaotik bir dönemdir. Ergenlik aynı zamanda, erişkinlik hayatlarını etkileyecek olan bir benlik algısının, kendine güvenin ve kişiliğin oturduğu bir süreçtir.


    Yeme bozukluğu genç kızlarda daha sık görülüyor


    Kadınlarda daha sık rastlanan yeme bozuklukları, erkeklerden 10 kat daha fazla görülür. Belirtiler sıklıkla 10 – 20 yaş arasında ortaya çıkar. Ergenlik dönemindeki kızlarda görülme oranı % (0.5-1) arasındadır.


    Ergenlerde görülen yeme bozukluğu tanı kategorisi içinde anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve son yıllarda tanımlanan tıkınırcasına yeme bozukluğu yer alır.


    Adet kesilmesi görülebilir


    Anoreksiya nevroza:


    Genellikle 12-18 yaşları arasında başlar ve şişmanlama korkusu yüzünden aşırı zayıf kalma çabalarıyla belirlidir. Anoreksiya nervozada kişi, olması gereken kilonun en az %15 altındadır ve beklenenin altında bir vücut ağırlığına sahip olmasına karşın kilo almaktan ve şişmanlamaktan aşırı derecede korkar.


    Kişi ideal kilosunun alt sınırını veya bunun üzerindeki bir kiloyu kendisi için uygun görmez, kilosu ya da vücut şeklini algılayışında bozukluk vardır. Bu duruma bağlı olarak kadınlarda adet kesilmesi görülür. Besin alımını ileri derecede azaltırlar hatta bazı besinleri tümden kesebilirler. Yoğun fiziksel egzersiz yapanları da olabilir.


    İdrar söktürücü ilaçlara yönelebilirler


    Bulimiya nevroza:


    Hastalıkta kişi besin alımını azaltarak kilosunu kontrol eder. Blumik tip diye adlandırılan kişilerde ise besin alımını kısıtlar ancak zaman zaman aşırı yeme nöbetleri ve bunu izleyen kendini kusturma, ishal yapıcı, idrar söktürücü ilaçlar kullanma yoluyla yediklerini çıkarma çabası eşlik eder.


    Geç fark edilebilir


    Hastalığın başlangıcında şişmanlamak istemeyen herhangi bir ergenden farklı bir tablo görülmez, hatta kişi bir miktar kilolu bile olabilir, kişi diyet yapmaya başlar çevresi de kilo vermesini destekleyebilir. Giderek hasta, diyeti daha katı uygular, besinlerin kalori düzeyleri ile aşırı ilgilidir. Davranışlarındaki aşırılığın çevresi tarafından anlaşılması zaman alır. Bu arada hastalar diyet ve kilo vermekle ilgili kontrollerini kaybetmiş olurlar ve hastalığı kabul etmezler.


    Genelde hastaların kilo verdikçe zayıflama ile ilgili zihinsel meşguliyetleri artar, yemek ve kilo dışındaki konulara ilgisini kaybeder, giderek bu bir obsesyona dönüşür. Bu duruma en sık depresyon eşlik eder. Anksiyete bozuklukları, obsesif kompulsif bozukluk ve sosyal fobi de birlikte görülebilen psikiyatrik hastalıklardandır.


    Aşırı kilo kaybı ve diş çürüklerine dikkat


    Tedaviye başlamadan önce hastanın kilo kaybını açıklayacak bir bedensel hastalığının olup olmadığı mutlaka araştırılmalıdır. Adison hastalığı, panhipopitüerizm, hipertiroidi, diyabet, lenfoma, tüberküloz gibi hastalıkları elemek gerekir.


    Bu rahatsızlığa karşı genel fiziksel bir muayene bulgusu yoktur. Aşırı kilo kaybı, kusma, diüretik, laksatif ilaç kullanımına bağlı değişiklikler görülür.


    Çocuksu ve gelişmemiş bir beden yapısı, memelerde küçülme, ödem, tüylenme, diş çürükleri, ciltte kuruluk, halsizlik, kabızlık, osteoporoz, uykuya eğilim, kalp hızında tansiyonda düşüklük görülebilir. Kan yağlarında artış, karaciğerde yağlanma, tiroid ve cinsiyet hormon düzeylerinde düşme, kortizol düzeylerinde artış görülebilir. Sıvı elektrolit denge bozukluğu, buna bağlı kalp ritim bozuklukları hatta ani ölümler görülebilir.


    Tedavide iş birliği çok önemli


    Genellikle bu kişilerde tedaviyi reddetme, uymama çok sık görülür. Bu nedenle işbirliği ve tedavi uyumu önemli bir hedeftir. Vücut ağırlığı normalin %30 altına düştüğünde, riskli tıbbi durumlarda, ayaktan tedavi ile sonuç alınamıyorsa, eşlik eden başka psikiyatrik hastalıkların varlığında yatarak tedavi gerekir.


    Yeme bozukluklarının psikiyatrik tedavisi psikoterapi iledir, bireysel psikoterapi ve aile terapisi sürdürülmelidir, ilaçlar yardımcı olabilir. İlaçlar özellikle eşlik eden psikiyatrik hastalıkların varlığında ön plana çıkar.

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz