“Kempinski 2013 En İyi Yiyecek ve İçecek Oteli Kim Seçildi”

Çırağan Palace Kempinski İstanbul, Kempinski’nin 2013 En İyi Yiyecek ve İçecek Oteli Seçildi

İstanbul, 13 Ağustos, 2013; Çırağan Palace Kempinski İstanbul, “Kempinski 2013 En İyi Yiyecek ve İçecek Oteli” seçilerek yeni bir ödülle İstanbul ismini tüm dünyada bir kez daha duyurdu. Genel Müdür Ralph Radtke, ödülü, Kempinski Genel Müdürler Toplantısı 2013 haftasında, 25 Temmuz 2013’de Berlin’de aldı.

 

“Biz kalite ve misafir deneyimi konularında ‘takıntılıyız’. Bir oteli özgün kılan faktörün, lokasyon gibi kendine has özelliklerinin yanı sıra, elbette kusursuz misafir hizmeti ile birlikte yiyecek ve içeceğinin olduğuna kesinlikle inanıyorum. Damakta kalan iyi bir tat unutulmaz bir anıdır ve nihayetinde biz insanlar duyusal ve duygusal yaratıklarız. Kempinski 2013 En İyi Yiyecek ve İçecek Ödülü benim için, mükemmeli yakalamak adına yürüttüğümüz tüm çabaların farkında olunduğunun işaretidir. Hizmetimizin her alanında mükemmeliyete ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz; şirketimizin mottosu da olduğundan, yiyecek ve içeceğe özel bir ilgi göstererek,” diyor Radtke.

 

Kempinski grubunun en önemli otellerinden biri olan Çırağan Palace Kempinski İstanbul, Kempinski’nin, “restorancı” kimliği ile kurulduğu yıl olan 1897’deki köklerine dönüş anlamına da gelen “yiyecek ve içecek güdümlü bir şirket olarak daha iyi tanınma” hedefinin de en sıkı takipçilerinden. “İlk kez bu yıl verdiğimiz bu ödüle Çırağan Palace Kempinksi İstanbul’un layık görülmesinin pek çok sebebi var.  Yiyecek ve içecek departmanının yapısı ile restoranlarının başarılı bir şekilde yeniden konumlandırılması, dışarıdan ve içeriden en doğru kişilerin transferi ve terfisi, ölçülebilir araçlarla tasdiklenen tutarlı, yüksek kalitede servis ve misafirlerin gelecekteki ihtiyaçlarını öngörmeye yönelik yürütülen başarılı araştırma ve odak grubu çalışmalarını ilk etapta sayabilirim,” diyor Kempinski Kurumsal Yiyecek ve İçecek Başkan Yardımcısı  Stéphane Bellon.

 

Radtke, 2011 Ekim’inde bu göreve getirildiğinde otelin “altını üstüne getirmeye” yiyecek ve içecek departmanından, kendi alanlarında bir numara olan profesyonellerden oluşan bir ekip dizmekle başladı: Yeni bir Yiyecek ve İçecek Direktörü, yeni bir Pastane Şefi ve Çikolata Üstadı ve bir iç transfer ile otelin gelmiş geçmiş ilk Türk Baş Aşçısı. Otelin tüm restoranlarının konseptleri gözden geçirilerek kimlikleri ayrıştırıldı. Otel ve Saray arasındaki bahçeye, Le Fumoir barın yazlık uzantısı Le Fumoir Pavilion yapıldı ve kısa sürede hem otel misafirleri hem de İstanbullular arasında öyle popüler oldu ki, yönetim, geçtiğimiz Mayıs Pavilion’un kapasitesi artırdı. Baklavalar diyarı Gaziantep’den bir baklava şefi transfer edildi. Yanı sıra, Boğaz’ın üstündeki yazlık restoran Bosphorus Grill’in yenilenmesinden otelde dolaşarak taze, ev yapımı dondurma servisi yapan nostaljik dondurma arabasına irili ufaklı pek çok yenilik daha gerçekleştirildi. Otel yönetimi, ekmekten dondurmaya ve suşiye, mutfaktaki her şeyin “ev yapımı” olması ile gurur duyuyor; hepsi en taze, en kaliteli, yerel ve mevsimsel, mümkün oldukça da organik malzemelerle hazırlanmış.

 

Otel ayrıca, Malatya kayısısı, Karadeniz kıyılarından Bergamot kokulu Earl Grey çayı gibi yerel tatların en iyilerini Valrhona çikolataları ile zarif bir şekilde kaynaştıran, 51 pastane şefi tarafından yaratılan 51 tarif arasından seçilen, 80 üst düzey Kempinski yiyecek ve içecek yöneticisi tarafından kör tadımla değerlendirilen “Bosphorale” isimli pasta ile “Kempinski Yılın Tatlısı 2013” ödülünü de kazanmıştı.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top