Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat gerçektende ak yani beyazlara bürünmüş bir şehir. Türkmenistan’ın Rusya dan ayrılmasından sonra baştan başa yenilenmeye başlayan şehirde, yapılan tüm binalar beyaz mermerle kaplanıyor. Aşkabat da ne yöne baksanız görkemli beyaz binalar görüyorsunuz. Bu nedenle şehrin sloganı “Ak şehir Aşkabat”
Altı milyon ülke nüfusun 1,5 milyonunun yaşadığı Aşkabat gezilmesi kolay bir şehir. Geniş caddeleri, içinde yeşil alanları, havuzları,sanatçı anıtlarının bulunduğu parklar o kadar düzenli inşa edilmiş ki kaybolmanız olası değil.
Aşkabat’ı gezmeye şehrin önemli binalarının bulunduğu Ali Şir Nevai caddesinden başlayabilirsiniz. Beyaz, kubbeli ve sütunlu binalardan oluşan cadde de gezerken kendinizi bazen eski Roma da, bazense Babil uygarlığında hissedeceksiniz.
Türkmenistan halıları dünyaca meşhurdur ve eyaletlere özgü halı motifleri bayraklarında yer alır. Halı o kadar önemlidir ki özel Halı Bakanlığı bile vardır. Aynı önem Ahal Teke atları içinde geçerlidir ve ülkede birde At Bakanlığı bulunur. Bu nedenle Aşkabat’ta ki halı müzesini mutlaka görmelisiniz. Ülkenin çeşitli yörelerinde dokunmuş halıların yanı sıra, Dünya’nın en büyük halısı olarak Guınnes rekorlar kitabına girmiş halıda bu müzede bulunur. Sonrasında değeri milyon dolarlarla ifade edilen atları görmeye at haralarının yolunu tutmalısınız. Halılarında, atlarında ülke dışına çıkartılmaları yasakmış. Ancak atlar güzellik yarışmaları sebebiyle zaman zaman ülke dışına çıkarılıyorlarmış.
Aşkabat ta pazarlar çok renkli. Özellikle dünya’nın en büyük açık hava pazarı olan gerçekten çölde kurulan çöl pazarını mutlaka gezmelisiniz. Yok un yok olduğu pazarda iğneden ipliğe ne ararsanız bulmanız mümkün. Genelde Rus ve Çin mallarının satıldığı pazarda Türkmenistan’a özgü eşyalarda bulmanız mümkün. Özellikle yün çorap patik, keçeden nazar için yapılmış bileklikler ve geleneksel kıyafetler.
Aşkabat’ın en büyük camii Türkmenbaşı’nın ruhu camisi de gezmenizi önereceğim yerlerden. Eski devlet başkanı Türkmenbaşı’nın türbe sininde bulunduğu caminin minarelerinde ve iç kubbe kenarlarında Türkmenbaşı’nın söylediği özlü sözler işlenmiş.
Şehirde onlarca yeşil alan ve park var. Fakat içlerinden bir tanesi Aşkabatlılar için önemli. Millet parkına gelin, damat ve yakınları düğünden önce mutlaka uğruyor, fotoğraf çektiriyorlar. Gelin 40 kg ağırlıktaki gelinliğiyle damatla parkı geziyor. Şansınız varsa özellikle Çarşamba günleri yapılan bir düğüne denk gelirsiniz.
Birde şehrin 10 km uzağında serhat yoluna gitmenizi tavsiye edebilirim. Biri 7 km diğeri 32 km uzunluğundaki sağlık yolu görülmeye değer. Binlerce basamaktan oluşan Çin Seddi gibi bir yol. Aşkabatlılar hafta sonlarında bu yola spor yapmaya gidiyorlar.
Sonrasında nerelerini gezeceğinizi Ak Şehir Aşkabat size söyleyecektir. Şehre varıp ben geldim demeniz yeterli…
MUTLAKA YAPIN
Halı müzesini mutlaka gezmelisiniz
Dünyanın en büyük pazarı olan çöl pazarını mutlaka görmelisiniz
Türkmen pilavını mutlaka tatmalısınız.
Türkmen kavununun lezzetini denemelisiniz.
Ali Şir Nevai caddesini boydan boya geçmelisiniz.
Ahal Teke cinsi Atlarını mümkün olursa görmeden dönmemelisiniz.
Pazarda keçeden nazar yapılmış geleneksel bilekliklerden almalısınız. Tabi vazgeçilmez takke ve yün çoraplardan.
Serhat yolu denilen sağlık yoluna gidin.
NOT:
Türkmen halıları meşhur olmasına rağmen ülkeden çıkartılması yasak. Hatta gümrük sonrası havaalanında satılan halılarda bile sorun çıkabiliyor.
Ülkede çok fazla kutlama ve bayram var. Kavun bayramı gibi ilginç bayramlar var.
Benzin belli bir litreye kadar ücretsiz. Sonrasında da çok ucuz. Aynı şey doğalgaz, elektrik ve su içinde geçerli. Bu nedenle Türkmenistan da bunların ücretsiz olduğu kulaktan kulağa yayıla gelir.
Günlüğü 30 dolara şoförü ile birlikte bir araç kiralayabilirsiniz. Yada yoldan geçen herhangi bir araca el kaldırıp gideceğiniz yere bir ücret belirleyerek gidebilirsiniz.
Oteller fiyatlarına rağmen kötü. 70 dolara kalacağınız bir otel yıldızsız bile olabiliyor. İyi otellerde Fiyatlar yüksek. Orta Asya’nın tek yedi yıldızlı oteli Aşkabat’ta bulunuyor. Geceliği 500 Euro dan başlıyor.
YEMEK
Birkaç Türk lokantasının dışında lokanta denilebilecek yerler yok. Genelde pazarlarda yada mahalle aralarında tezgahlarda çeşitli börekler satılıyor.
YAZI: ALİ SAMİ PALAZ FOTOGRAF: SERDAR MUHAMMEDOV