Ana Sayfa HABER Gizli hazine Birgi

Gizli hazine Birgi

536
0

Gizli hazine Birgi

Yıllar geçmiş ama İzmir Ödemiş’e bağlı Birgi sevindirici bir şekilde bozulmamış. Hatta evlerin onarımlarına daha da önem verilmiş. Dolayısıyla daha derli toplu, daha temiz bir Birgi çıktı karşıma. Tabii benim gibi Birgi aşıklarının buraya gelmesiyle, artık popüler ve pahalı bir köy olmasını saymazsak… Yıllar önce ilk gittiğimde, Birgi dediğimde herkes, “Neresi orası?” diye sorarkan, bugün artık eski güzelliğini kaybeden Şirince’nin yerini alacak bir turizm bölgesi olarak herkesin dilinde. Yeniden popüler olmaya başlasa da, Birgi’nin şaşaalı dönemi Aydınoğlu Beyliği döneminde. İlhanlıların Anadolu beyliklerine saldırılarının başlamasıyla Türk boyları batıya göç ediyorlar ve Aydınoğlu Beyliği Birgi’ye yerleşip burayı başkent yapıyor. Tüm tarihi yapı Aydınoğlu Beyliği döneminde şekilleniyor ve İzmir ve Tire’den daha önemli ve daha zengin bir şehir oluyor. 1426 yılında Osmanlı hakimiyetine geçtiğinde ise, başkent olmasa da Osmanlı tarihi dokuyu korumaya özen gösteriyor. Birgi’nin bu kadar önemli olmasının iki nedeni var. Biri dünyanın en kaliteli inciri yetiştiğinden zengin bir ticaret merkezi oluyor. Ama daha önemlisi Aydınoğlu Bey’i Mehmet Bey’in davetiyle dönemin en önemli aydın ve ulemaları Birgi’ye yerleşiyor. Özellikle İmam-i Birgivi, tüm hurafeleri reddetmesiyle, doğruculuğu ve açık sözlülüğüyle tanınıyor. 15. yüzyılda yaşamış ve 18 adet tasavvuf eseri bulunan İmam-i Birgivi, kendisine mezar dahi istemese de bugün türbesi var. Ancak girişte para alınmasına köylüler tepkili.

ULU CAMİ’YLE TURA BAŞLADIK

Birgi Irmağı’nın iki yanına yerleşmiş Birgi’ye, İzmir’den araçla bir saatte varılabilir. Dolaşmaya en yukarıdan, 1325’te yine Mehmet Bey tarafından yaptırılan Anadolu’nun ilk camisi Ulu Cami’den başlanmalıdır. Duvarları kesme taşlarla örülü, kare planlı, sekiz sütunlu caminin imamı adeta bir rehber gibi tüm detayları ile caminin geçmişini ve içerideki detayları size tek tek anlatıyor. Astrolojinin o dönemde nasıl bu kadar bilinip, üstelik de cami duvarlarına nasıl nakşedildiğini öğrenince şaşkınlığımızı gizleyemedik. Güneş sisteminin nasıl ince ince, üstelik hiçbir yapıştırıcı ya da çivi kullanmaksızın tahtaların iç içe geçmesiyle anlatıldığını izleyebilirsiniz minberin yan duvarlarında… Asırlar önce boyanan mihrabın turkuvaz renkli taşlarının eksik kısımlarındaki rengin canlılığına rağmen, 20 yıl önce restore edilen bölümde renklerin nasıl solduğunu görünce, dönemin ilmine saygı duymaktan ve imrenmekten başka bir şey kalmıyor elinizde… Caminin dışına çıktığınızda, Aydınoğlu Beyliği’nin Selçuklulara bağlılığını temsil eden aslan heykelini görürsünüz caminin yan duvarında. Bağlılığın yanında, adeta Birgi’ye göz kulak olup, korumak ister gibi tam tepeden aşağılara doğru bakar. Caminin hemen yanında Umur Bey anıtı var. Mehmet Bey’in oğlu Umur bey, 25 yaşında ilk Türk donanması kurmuş ve Ege’yi iç deniz yapmış. Gencecik yaşında vefat eden Umur Bey’in bu başarısı da bize o dönemde Türklerin ne kadar ileri ve başarılı olduklarını bir kere daha gösterir.

VENEDİK ETKİLİ SÜSLEMELER

Çakırağa Konağı Birgi’de ziyaret edilmesi gereken yerlerden bir diğeri. 1761 yılında inşa edilmeye başlanan konağın süslemelerini, Şerif Ali Ağa çok sık ziyaret ettiği Venedik sanatından etkilenerek yaptırmış. Çok sevdiği İzmirli ve İstanbullu iki hanımı için karşılıklı iki oda yaptırmış ve özlem duymasınlar diye de bu şehirlerin haritalarını odaların tavanlarına resmettirmiş. Alt katı kışlık ve misafirhane olan konağın, üst katı ise yazlık yaşam için planlanmış. 1950 yılına kadar yaşanan konak, sonrasında Kültür Bakanlığı’na devredilip müzeye çevrilmiş. Duvarlardaki ve tavanlardaki ince ince yapılan süslemeler ve resimler, gerçekten kendinizi bir Avrupa sarayını geziyormuş hissini veriyor. Çukur Medrese ve Çukur Cami de denilen, Derviş Ağa Medresesi ve Derviş Ağa camisi karşılıklı birbirlerine göz süzerler Birgi’nin Arnavut kaldırımlı yollarında…

TİRE PAZARINA UĞRAYIN

Birgi’ye gelmeden önce Tire’de mola verin ve Tire kebabı yiyin. Kebabın ünü alıp başını gitse de, belki ondan daha güzel yoğurdunu mutlaka tadın. Tire’de el sanatları çarşısını dolaşın, son zanaatçılar olan keçecileri ve takunyacıları ziyaret edin.
Pazartesi gününe denk gelirseniz, en az 70 çeşit taze sebze ve meyvenin ve aynı zamanda el işlerinin satıldığı Tire pazarına uğrayın.
Birgi’de yetişen, dünyanın en kaliteli incirini ve kestanesini tadın.
Karagözlü Restoran, Lezzet Durağı, Sofra Restoran ya da Baba Lokantası’nda Birgi’nin lezzetlerini deneyin.

EVLER KERPİÇTEN

Birgi’yi anlamak için parke taşlı yollardan köyün içlerine doğru biraz kaybolmak gerekir. Bozdağ’ın eteklerine kurulmuş köyde, tek bir betonarme bina yok. Tüm evler kerpiçten yapılmış ve alçı ile sıvanmış. Yollar güneşten korunmak için dar planlanmış. Evlerin alt katlarında ise pek cam yok. Bunun tek sebebi mahremiyet. Evde iş yapan ‘hatunların’ görülmemesi için, alt katlar penceresiz yapılmış, üst katlar ise pencereli ve yaşam alanı olduğu için çıkmalarla alan büyütülmüş. Evin hanımları görülmesin diye, evler hep avlulu tasarlanmış. Hanımlar içteki avlularda günü geçirirlermiş. Keyifle gezmek için bir hafta sonu kalmak gereken Birgi’nin evleri, Kültür Bakanlığı tarafından müze olarak işletilen ünlü Çakırağa Konağı, Ulu Cami, Mehmet Efendi Medresesi, Sultan Şah Türbesi, Aydınoğlu Mehmet Bey Türbesi, Derviş Ağa Cami, Karaoğlu Cami ve Çeşmesi ile Bizans döneminden kalma Kule görülmesi gereken yerlerden. Birgi’de dinlenmenin en güzel yollarından biri çınaraltındaki kahvehanelerde oturmak. Müze kent olarak adlandırılan Birgi, SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınmış ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer almayı başarmış. Dileğimiz listeye girerek sonsuza kadar korumaya alınıp, bu tarihi güzelliklerin nesilden nesile aktarılması…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz