Yaz göz açıp kapatıncaya kadar bitti. Ama Eylül ayını değerlendirmek ve sakin bir yerde kendi iç dünyasına dönmek isteyenler için en ideal yerlerden biri Gümüşlük. Bu şirin koyda ayaklarınız denizde, siz çayınızı yudumlayıp gün batımını izleyebilirsiniz.
Bodrum merkezden yaklaşık 45 daika uzaklıkta olan bu koy, balık kokularıyla iyot kokusunun içiçe geçtiği inanılmaz keyifli bir yer. Buraya adım attığınızda ilk önce Gümüşlük minibüs duraklarının karşısında Lokmacı Ana’nın güzel lokma kokuları karşılıyor sizi. Sonra hemen güzel takıları, Bodrum’a has sakızdan beyaz elbiseleri…Eğer yanınızda eşiniz varsa O’nun sizi biraz uzaktan takip etmesini isteyin. Zira birbirinden güzel takı ve elbiselere sindire sindire bakmak isteyebilirsiniz.
4000 yıllık geçmiş
Gelelim bu şirin koyun tarihçesine; Gümüşlük tarihi 4000 yıllık geçmişe uzanan Myndos Antik Kenti’nin kurucusu Karya kralı Mausolos’un ardından Büyük İskender, Aristokinos, Antonius, Brutus ve Cassius gibi dünya tarihi için önemli rol oynayan liderlerin adımlarıyla bir çok yönetime ve kültüre ev sahipliği yapan eski bir Leleg kentidir. O günlerden bugüne koruyarak aktarılmış dokusu ile bugünkü misafirlerini karşılayan Gümüşlük; tarihi kilise, şarnıçlar, çeşmeler, kuyular, mezarlar, surlar, değirmenler ve daha niceleriyle sarılmıştır.
Yeldeğirmenleriyle misafirlerini karşılayan Gümüşlük, dağın eteklerine oturmuş Eski Karakaya Köyü’ndeki şairane rum evleri, Koyunbaba’nın adaları ayağınıza seren muhteşem manzarası, tarihi Kral Yolu üzerinden ulaşılan Gümüşlük Koyu’nun içindeki Tavşan Adası ve Yalı’nın eşsiz doğası ile Bodrum yarımadasının en özel noktasıdır.
