İlkler ve enler şehri: Venedik


Türkiye’yi gezdim bitirdim şimdi yeni ülkeler, yeni coğrafyalar görme zamanı diyenlerdenseniz tarihi ve kültürüyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakan, henüz görmemiş olanların ise hayallerini süsleyen Venedik iyi bir başlangıç olabilir. Yaz aylarında turistlerle dolup taşan şehre ulaşım deniz otobüsleriyle sağlanıyor. Mestre bölgesinde deniz otobüsleri ile kanallar şehrine doğru yol almak için duruyoruz. Deniz otobüsüne bindiğimiz andan itibaren rehberimiz şehrin büyüsüne şimdiden kapılmış bizlere Venedik’i anlatmaya başlıyor. Dinlemekle olmaz. Gidip görmek, yaşamak gerekir şehri.
İtalya’nın yedi bölgesinden biri olan Venetto’nun başkenti Venedik, M.S 800’lü yıllarda kurulmuş. Akdeniz ticaretini elinde bulunduran şehir, dünyanın sayılı merkezlerinden biriydi. Toplam yüz on sekiz adacıktan oluşan şehirde ulaşım deniz otobüsleri ve gondollarla sağlanıyor. Adalarda yaşayan yerli çok az. Halkın geneli Mestre ve Maghera bölgelerinde ikamet ediyor. Önceleri dünyanın sayılı ticaret merkezlerinden biri olan Venedik, bugün Unesco dünya mirasları listesinde baş sıralarda yer alan turizm şehri. Özellikle yaz aylarında turistten iğne atacak yer kalmayan Venedik’te halk, geçimini turizmden sağlıyor. Yıllarca gezi programlarında izlediğimiz, dergilerde okuduğumuz Venedik’e doğru yol alıyoruz. Tur şirketlerinin kataloglarında, “Aşıkların şehri” tanımıyla verilen Venedik’e böyle bir tanımlama hiç yakışmamış doğrusu. İlk deniz ticaretinin yapıldığı, dünyanın en iyi camlarının üretildiği Murano bölgesi, yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğunu bozguna uğratan denizcilerin yetiştiği Venedik için sönük bir tanım. Dakikalar sonra bir masalın resmedildiği tablonun içinde dolaşacağımızdan henüz haberdar değiliz. ‘Aşıkların şehri’’nin ötesinde başka bir dünyaya doğru gidiyoruz. Venedik’i anlatmaya başlayan rehberimizin deyimiyle “İlkerin ve enlerin şehri Venedik” ’e varıyoruz.

Danieli Oteli
Bizi Venedik’e götüren botumuzdan inerken, turist filminin çekildiği Danieli Oteli bizleri karşılıyor. San Marco Meydanına doğru yol alırken sol tarafta, zamanının en önemli ve en tehlikeli hapishanesi ve İç Çekişler Köprüsü’nü görüyoruz. Asıl adı, Ponte dei Sospiri olan İç Çekişler Köprüsü, zamanında suçluların hapishaneye girmeden hemen önce şehirle vedalaştıkları köprü. Dükler Sarayı ve hapishane arasındaki bağlantıyı sağlayan köprüden geçip tekrar özgürlüğüne kavuşanların sayısı pek az. Yalnızca bir kişi hariç: Giacomo Giralomo Casanova. Ağızlarda pelesenk olmuş “Tam bir Casanova” sözünü hepimiz biliriz. Günümüz çapkın erkeklerini tanımlarken kullandığımız sözün altında İtalyan kadınlarını kendine hayran bırakan, on sekizinci yüzyılda İtalya’da yaşamış ünlü yazar, maceracı ve devlet adamı Giacomo Giralomo Casanova’dan söz ettiğimizi hangi birimiz bilir? Rivayete göre, İç Çekişler Köprüsü’nden geçen ve dönemin ünlü zindanlarında hayatının belirli bir dönemini geçiren Casanova, hapishane müdürünün karısını kendisine aşık eder. Bir gece yarısı Giralomo Casanova, yeni aşkının yardımıyla hapishaneden kaçmayı başaran tek mahkum olur.

San Marco Meydanı
İç çekişler köprüsünün hemen yanındaki köprüden rehberimizin tembihlediği gibi yankesicilerden korunmak için çantalarımızı sıkı sıkı tutarak San Marco meydanına doğru yol alıyoruz. İsmini on birinci yüzyılda yapılmış olan San Marco adına yaptırılan San Marco Kilisesi (Basilica di San Marco) ‘dan alan San Marco Meydanı, Venedik’in kalbi. Şehir içerisinde gezerken yolunu kaybedenlere, San Marco Meydanı yönünü gösteren tabelalar aracılığıyla yollarını bulabilecekleri tavsiye ediliyor. Hristiyanlığın en önemli azizlerden biri olan San Marco zihinlere kazınmadan Venedik geçit vermiyor. Venedik’in kapıları San Marco ile açılıyor. Dokuzuncu yüzyılda düklerin toplandığı ve önemli meseleler hakkında kararlar aldığı küçük bir meydan iken kilisenin yapıldığı on birinci yüzyıldan itibaren dini ve siyasi bir merkez halini almış. Bugün bizlere Eminönü meydanını hatırlatan güvercinleri ile galaların, festivallerin düzenlendiği bir merkez.

Büyük Kanal
Aziz San Marco Kilisesi ise Hz. İsa’nın on iki havarisinden biri olan San Marco’nun naaşının İskenderiye’den kaçırılarak Venedik’e getirilmesiyle Aziz San Marco adına yaptırılmış. Tarihi, müziği, şarapları, ünlü şehirleri ile kelimelere sığamayacak olan İtalya’da; İlklerin ve enlerin şehrindeki en önemli bir diğer yapı ise Dükler Sarayı. Yıllar boyunca Venedik İmparatorluğunun merkezi olmuş bir yapı: Palazzo Ducale. Üç yangın geçirmiş sık sık yenilenmiş olan saray San Marco Kilisesinin hemen bitişiğinde yer alıyor. Şehrin içlerine doğru gidiyoruz. Grand Kanal’ı görmeden, bir hatıra fotoğrafı çekmeden olmaz. Rialto Köprüsünün üzerinde durup eşsiz manzaranın önünde fotoğraf çekilen turistlere biz de katılıyoruz. Köprünün diğer misafirleri ise martılar. Rialto köprüsünün hemen arka sokağında hediyelik eşya satan minik dükkanlar yer alıyor.
Günübirlik Venedik seyahatimizi gondol turu ile sonlandırıyoruz. İtalya’daki ilk durağımız Venedik’ten ayrılmak bizleri bir hayli üzüyor. Boynu bükük yapılar bizlere elveda derken, ikinci durak Roma’ya da selamlarını gönderir gibiler…

Cafe Florian
Bunları yapmadan Venedik’ten ayrılmayın
– Gondol turuna mutlaka katılın. Turun kişi başı ücreti 15 Euro.
– Yorgunluk kahvenizi Avrupa’nın en eski cafesi Cafe Florian’da için.
– Özel peynirlerden caprino ve erborinato di merano’yu deneyin.
– Kendinize Venedik’in simgesi olan bir mask alın.
– Rialto Köprüsü’nde Büyük Kanal manzarasında fotoğraf çekilin.
Kadinvekadin.net özel haberidir.



