Aşk Hakkında Bilimsel 10 Gerçek

kalp

  1.  İnsanların %65’i, öpüşürken başlarını sol tarafa değil de, sağa doğru eğiyormuş. ( Yine çoğunluğun tersine çıktım.)
  2.  Bilinen en eski aşk şarkısı bundan yaklaşık 4,000 yıl önce yazılmış ve Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki Mezopotamya bölgesinden çıkmış. (Ne varsa bizde var!)
  3.  Uzun dönem süren her beş ilişkiden birine bakıldığında, ilişkinin başlangıcında çiftlerden birinin veya her ikisinin de o dönemde bir başkasıyla birlikte olduğu saptanmış. (Bu demek oluyor ki; herkes için birden fazla şans var!)
  4.  Aşık olma hissi, insanın bedeninde ve ruhunda bir yıl süresince sakinleştirici etkisi gösterebiliyor. Böylelikle sinir sistemi yenilenirken, aşık insanın da hafızası gelişiyor. (Mutsuzken antidepresan almaya gerek yok o zaman. Aşık oldun mu, mesele çözülecek. Aşk bitince alırsın sakinleştiricini, zaten hafızan da gerileyecek, unutursun olur biter.)
  5.  Aşk; insan üzerinde aynı kaybetme korkusunun oluşturduğu strese benzer semptomlar yaratabiliyor. Mesela avuç içleri terliyor, göz bebekleri büyüyor ve kalp atışları hızlanıyor. (Benim dizlerim de titremişti. )
  6. Sabahları eşlerini öpen erkekler, öpmeyenlerden beş yıl daha fazla yaşıyor. ( Tamamdır, kocalar artık bu bilgiden sonra yola gelir.)
  7. Yeni aşık olan insanlarda seratonin hormonu düşüyor ve bu seviye obsesif-kompulsif yeme bozukluğu gösteren kişilerdekiyle aynı. Belki de bu yüzden kişi abayı iyice yaktığında, aşkını takıntı haline getirmiş oluyor. ( Burada da aykırıyım. Ben aşık olunca yemeden içmeden kesilen, acilen rejimlere giren biriyim. Ama ikinci kısım geçerli. Kafam karıştı. )
  8. İşin matematiksel teorisine bakıldığında, kendimize uzun dönemli bir partner seçmeden önce en az oniki kişiyle çıkmamız gerekiyormuş. Bu sayede bize en uygun olanı seçme şansımız da artıyormuş. ( Matematik aşkta sökmez. İstediğin kadar dene, gene de kısmetten öteye geçemezsin. Üç, beş ya da on kişiye aşık oldun diyelim. Hangisindeyse kısmetin, o devam eder. Buldun; buldun. Yoksa tren kaçar. Benden söylemesi. )
  9. Pırlanta nişan yüzüğü hediye etme geleneği 15. Yüzyılda, Avusturya Arşidükü Maximillian’ın müstakbel eşine evlenmeden önce verdiği pırlanta yüzükle başlamış.  (Bir de soğuk memleket deriz oralara. Aşkın günümüzdeki en önemli sembolünü çıkartmışlar ortaya. Daha ne yapsınlar? )
  10. Kadınların yüzde 11’i çıktıkları ya da yeni tanıştıkları bir erkek hakkında internette araştırma yapıyormuş.  Erkeklerde ise bu oran sadece %7. (Erkeklerin ne kadar ilgisiz olduğunu biliyorduk zaten. ‘Detaya gerek yok! Kız güzel!’ diyorlardır herhalde. )

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top